Dersim: Askeri ve siyasi operasyonlarının yoğunluğu ile OHAL’in daha sıcak hissedildiği Dersim’de seçim çalışmaları OHAL’e karşın oldukça canlı ve renklı bir şekilde sürüyor. Seçim çalışmalarına başından beri aktif katılan üniversite öğrencilerinden biri de L.P. Dersim’deki seçim çalışmalarını ve açığa çıkan tabloyu nasıl yorumladığını soruyoruz L.P’ye:
“Dersim için OHAL 1-2 yıllık değil”
“Dersim’in gerçekten başlı başına bir özgünlüğü var. Burası Türkiye cumhuriyeti kurulduğundan beri bir konseptle karşı karşıya. OHAL burası için aslında 1-2 yıllık bir süreç değil. 23’ten beri Dersim’de bir OHAL var zaten. Bu durum halkın reaksiyonunu doğal olarak çok etkiliyor. Ülkede 1-2 yıllık bir OHAL olabilir ama Dersim’de 100 yıllık, hatta daha öncesine dayanan bir uygulama var. Buna rağmen Dersim halkı doğasına, kültürüne, değerlerine sahip çıkan; bunlarla yaşamını sürdüren, kendini var eden bir halk. Bu seçim çalışmalarına da yansıyor. Bu kadar baskı ve şehrin nüfusundan daha fazla polis, asker olmasına rağmen halk seçim çalışmalarına katılıyor, herhangi bir programda alanları dolduruyor.”
“Halk da birikmiş bir öfke var”
“Sistem halkın gözünde HDP’yi öcüleştirmeye çalışıyor. Yasal bir parti olmasına ve Ankara’da bir merkezi bulunmasına rağmen kendi coğrafyasında, kendi halkı ile rutin bir çalışma yapmasına dahi müsaade edilmiyor. Faaliyetçileri de, halk da psikolojik bir baskıya tabi tutuluyor. Ama bunlara rağmen halk HDP’yi bu baskı ortamında bile güler yüzle karşılıyor, sahipleniyor. Halkın içinde birikmiş bir öfke var mevcut düzene karşı. Bunun karşılığını 24 Haziran’da sandıkta vereceklerini sıkça söylüyorlar. Biz HDP’nin burada iki milletvekili çıkaracağını düşünüyoruz. Halkın yaklaşımı bu yönde, bu bizlerin de motivasyonunu artırıyor.”
“Sadece istihdam değil, üniversite ile coğrafya değiştirilmeye çalışılıyor”
Sohbet devletin Dersim’de istihdam adı altında halk arasında yaratmaya çalıştığı kırılmaya gelince L.P, bu konseptin son 10 yıldır Dersim’de uygulanan bir yöntem olduğuna dikkat çekiyor ve sadece istihdam yoluyla değil, üniversite aracılığıyla da devletin Dersim coğrafyasında ve kültüründe yarılma yaratma çabasında olduğunu vurguluyor.
“Dersim gerçekten kendine has yapısı olan bir coğrafya. Alevi nüfusun yaşadığı bir kent ama üniversiteye gelen öğrencilerin ağırlıklı kısmı Sünni inançtan… Hem kamu hem de üniversite aracılığıyla bu kentin kendine has yapısı, gelenekleri köreltilmeye çalışılıyor. Dersim halkının içerisine milliyetçi, şoven kesimlerden insanlar getirilip yerleştirilmeye çalışılıyor. Dersim halkı bundan rahatsız. Dersim devletin ne yapmak istediğinin farkında ama olgun koşulların oluşmasını bekliyor” diyor.
“Dersim kısa zamanda eski halini alacak”
Söz üniversiteye gelince biz de üniversite gençliğini soruyoruz. “3-4 sene öncesine kadar üniversitede çok güzel bir hava vardı. OHAL ile birlikte öğrencilerin ve bir bütün toplumun üzerine ölü toprağı atıldı gerçekten. Gençliğin biraraya gelerek sohbet edeceği normal bir ortam dahi bırakılmadı. Sohbetlerin içi boşaltıldı” diyor L.P. Şikayetçi yeni oluşturulmaya çalışılan ortamdan… Gençliğin holiganlıkla, içi boş sohbetlerle kıskaç altında tutulduğunu düşündüğünü söylüyor.
Bir de yoksulluğa dikkat çekiyor: “Kürdistan coğrafyasından gelen öğrenciler var mesela. Bu coğrafyamızın bir gerçeğidir ki, öğrencilerinin maddi durumu oldukça kötüdür. Gelen yoksul öğrencilere özel politikalar uygulanıyor. Mesela öğrencilere para, yurt ödemelerinde kolaylık sağlama adı altında öğrencileri kendilerine bağlamaya çalışılıyorlar. Kadınlara bambaşka bir konsept geliştiriyorlar.”
L.P umutlu… Bunu hem “Öğrenciler gerçekten bunların farkında ama OHAL’den kaynaklı ses çıkaramıyorlar. Ama bu uzun sürecek bir şey değil. İnsanlar üzerindeki ölü toprağı atmaya, silkinmeye başladı. İnanıyoruz ki, Dersim kısa zamanda eski halini alacak” sözlerinden anlıyoruz hem de seçimlere sığmayan coşkusundan…
