GüncelMakaleler

DENGÊ  AZADÎ | Nagihan Akarsel’in Katledilmesinin Anlattığı: Birlikte Mücadele!

"Nagihan özelinde TC’nin kurşunları Ortadoğu’daki değişim ve dönüştürücü gücüne, Rojava kadın devrimine sıkılmıştır. Akarsel’e sıkılan kurşunlar Kürt kadın hareketine sıkıldığı gibi kadın kurtuluş mücadelesinin toplamına sıkılmıştır"

Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi ve Jineoloji Dergisi Editörü Akademisyen Nagihan Akarsel, 4 Ekim’de Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Süleymaniye’de uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü. Akarsel’in katilleri yakalandı.

Katilin Türkiye’de eğitildiği ve suikastın TC tarafından yapıldığı zaten belli iken itiraf da edildi. Akarsel’e yapılan suikasti bize aslında çok şey anlatmaktadır. Akarsel’in yaşamına baktığımız zaman TC devletinin Kürt kadınlara dönük, Kürt kadın hareketine dönük saldırılarında neyi hedeflediğini de görmüş oluruz. Bir kişi katledildiğinde sadece bir kişi katledilmiyor, bir Kürt kadını hapsedildiğinde sadece o kadının bedeni hapsedilmiyor.

Örneğin HDP Milletvekili Semra Güzel’in başı bu yüzden eğdirilmek istendi. Aysel Tuğluk’un ağır hastalığına rağmen içerde intikam hukuku ile tutulması da bu politikaya bir örnek. Tuğluk üzerinden kitlelere, Kürt kadın siyasetçilere “erkek egemen Türk devletine karşı siyaset yaparsan hastalansan da içeride tutulursun” denmektedir. Bunu simgeleşen, Kürt kadınları, önde gelen isimler üzerinden yapmak Türk devleti açısından mesajın esasını oluşturmaktadır.

Faşizm, Akarsel örneğinde olduğu gibi simgelemiş isimlerle tehdit politikasını güçlendirme kaygısı ile hareket etmektedir. Nagihan Akarsel’in hayatı, ortaya koyduğu mücadele ısrarı TC devletinin neden hedefi olduğunun ipuçlarını vermektedir.

 

“Hayallerimin peşinden koşacağım!”

Nagihan Akarsel, 24 Haziran 1977’de Gölyazı’da doğdu. Asırlar önce Kürdistan’dan sürgün edilerek Konya’ya yerleştirilen Kürtler içinde büyüdü. Kadın emeğinin ve düzeninin ön planda olduğu bir köyde büyüyen Nagihan daha çocuk yaşta erkek egemen devletin kadınlar üzerindeki baskını gördü ve bu fark ettikleri onu kadın mücadelesinin bir parçası olmaya itti.

Çok erken yaşlarda babasına yaptığı baskı sonucu okula gidebildi. Lise yıllarının ortasına kadar Gölyazı’da öğrenim gören Akarsel, sonrasında Konya’da okula gitti. Bu süreçte üniversiteye hazırlandı ve 1993 yılında tıp fakültesine girebilecek bir puan aldı. Ancak “Hayallerimin peşinden koşacağım” dediği belirtilen Akarsel, Ankara Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü tercih etti. Akarsel’i gazeteciliği seçmesine sebep olan kitap okumayı çok seven ve gazeteci bir akrabası idi.

2001 yılında Ankara’da “örgüt üyeliği” suçlamasıyla gözaltına alındı ve 14 günün ardından tutuklandı, 2007 yılında tahliye edildi. Yarım kalan gazetecilik öğrenimini hapishane sonrası devam ettirdi. Kısa süre Hacettepe Üniversitesi’nde kadın çalışmaları üzerine akademik faaliyetlerde bulundu. 2009 yılında, Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) gazetecilikteki ilk tecrübesini edinmeye başlayan Akarsel, 2014 yılına kadar kadın haberciliğinin gelişmesinde rol oynadı. Gazetecilik yaptığı yıllarda, Suriye’de savaş başlamış aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye’de kadın devrimi yükseliyordu. Nagihan, bu devrime kayıtsız kalmadı. Jineoloji alanında akademik çalışmalar yürütmek üzere Kuzey Doğu Suriye’ye gitti. Bir süre sonra DAİŞ çetelerinin saldırdığı ve güçlü bir direnişle özgürleştirilen Şengal’e gitti. Êzidî kadınlarıyla görüştü, akademik çalışmaları için veriler topladı.

TC devleti bugün mevcut krizinden çıkışın bilindik yolu olarak savaşı daha üst boyutta sürdürme, toplumun en dinamik kesimlerine, kadın hareketi onun içinde de Kürt kadın hareketi ve Kürt halkına saldırılarını artırarak krizini unutturma peşinde. Savaş yoluyla kendisine rıza üretmenin peşindedir.

Akarsel’in katledilmesi örneğinde de TC, erkek egemen ideolojiden taviz vermeyeceğini yeniden haykırmıştır. Kadın hareketine dönük saldırıları kapsamlı bir şekilde ele aldığı, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarken de Kürt kadınlarını katlederken de erkek egemen ideolojisine uygun bir bütünlükle yani sistematik bir biçimde saldırdığı ortadadır.

Ancak devlet zaman zaman sistematik saldırılarını daha üst boyutta Kürt kadınlarına yöneltmektedir. Ve seçtiği kadınlar Kürt kadınları açısından öncüleşmiş kadınlar olmaktadır. Nagihan Akarsel bu anlamda Kürt kadın hareketi açısından farklı alanlarda ciddi çalışmaları olan bir kadındır. Jineoloji alanında çalışmaları olan, Rojava’da farklı bölgelerde kadınlarla çalışmaları bulunan Akarsel’in özel hedef olarak seçilmesi yeterli ipucunu vermektedir.

 

Saldırı Kürt kadın direnişinedir!

Diğer taraftan bu suikastın diğer bir okuması da TC’nin Ortadoğu’daki emelleri ile ilgilidir. TC devleti tüm teknolojik üstünlüğüne rağmen istediğini elde edememekte, gerillanın ve halkın direnişine çarpmaktadır. Bu direnişte kadınların rolü de inkâr edilemez bir yerde durmaktadır. Nagihan, biraz da bu öfkenin sonucu olarak katledilmiştir. Yani TC devletinin Nagihan’a yönelik saldırısını baş edemedikleri kadınlara, Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesine karşı yürütülen savaştan bağımsız ele alamayız.

Diğer yandan saldırının İran’daki kadın isyanı ve bu isyanda Kürt kadınların yer alışından sonra gerçekleşmesi de düşündürücüdür. Nagihan’ın katli ile İran’da da kadınlara bir çeşit mesaj verilmek istenmiş ve sindirme operasyonu olarak ele alınmıştır. Kurşun aynı zamanda İran’daki kadın isyanına sıkılmak istenmiştir.

Ancak sınırın “öbür tarafında” yapılmış bu katliam en büyük mesajı bizleredir, Türkiye kadın hareketi olarak bu mesajı doğru okumak zorundayız. Nagihan özelinde TC’nin kurşunları Ortadoğu’daki değişim ve dönüştürücü gücüne, Rojava kadın devrimine sıkılmıştır. Akarsel’e sıkılan kurşunlar Kürt kadın hareketine sıkıldığı gibi kadın kurtuluş mücadelesinin toplamına sıkılmıştır. Çünkü patriarkal düzene karşı sadece dayanışma değil kadınların birlikte mücadelesi ile mücadele edilip zafer kazanılabilir.

Jîna’dan sonra başlayan direnişler esnasında bir duvar yazılaması yansımıştı basına, şöyleydi; “Mahsa’dan sonra her şey artık bir saç teline bağlı.” Kadınların ısrarlı, birlikte, yan yana, omuz omuza mücadelesi ile erkek egemen düzenin yıkılması bir saç teli kadar incedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu